Güney Kore’de Yaşanan Sıkıyönetim: Ortaya Çıkan Kaos

Güney Kore, son günlerde büyük bir kaos ve belirsizlikle karşı karşıya kaldı. Cumhurbaşkanı Yoon Suk-yeol, ülkede sıkıyönetim ilan ettiğini duyurdu. Yoon, alınan bu kararın temel amacının devletin içindeki Kuzey Kore yanlısı unsurları temizlemek olduğunu belirtti.

300 üyeli parlamentoda çoğunluğu elinde bulunduran muhalefet, Yoon’u eleştirerek “rejimi devirmeye çalışan devlet karşıtı güçler” olarak niteledi. Ancak Yoon, sıkıyönetimin kaçınılmaz olduğunu savunarak ülkeyi özgür ve demokratik bir şekilde yeniden inşa edeceklerini açıkladı.

Ordunun da devreye girdiği kaos ortamında parlamento ve siyasi partilerin faaliyetleri yasaklandı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Park An-su, sıkıyönetim komutanı olarak atandı ve ordunun parlamento binasına girmeye çalıştığı iddia edildi.

Sıkıyönetim kararı sonrası ülke genelinde gerilim tırmanırken Demokrat Parti lideri Lee Jae-myung, Yoon’un kararını halka karşı bir hareket olarak değerlendirerek istifasını istedi. Parlamento oylamasında sıkıyönetim kararının geçersiz olduğuna karar verilmesinin ardından ordu geri adım attı ve sıkıyönetim sona erdi.

Güney Kore’de yaşanan bu olaylar, halk arasında büyük endişeye neden oldu. Muhalefet partileri azil tasarısı sunmaya hazırlanırken Yoon’un partisinden de tepki geldi. Devlet Başkanı’nın aldığı kararların ardından yüksek düzeyde istifalar yaşanırken ülkede siyasi gerilim devam etmekte. Güney Kore’nin sıkıyönetim deneyimini son kez 1979 yılında yaşadığı da belirtiliyor. Bu tür sıkıyönetimlerin, ulusal acil durum, savaş ya da kamu güvenliği sorunları karşısında uygulandığı ve gerekli müdahaleleri getirdiği biliniyor.

Yaşanan gelişmeler, Güney Kore’de siyaset ve demokrasi anlayışı üzerinde önemli soru işaretlerinin oluşmasına sebep oldu. Yeşilay Partisi lideri Yoon’un görevi bırakması çağrısında bulundu, yayın ve toplantı hakları sınırlı olan Güney Kore’deki basın organlarını etkiledi. Bu süreçte hükümetin ve ordunun göstereceği tepkiler merak konusu olmaya devam ediyor.